27 Mayıs 2014 Salı

Ahlaksız, ispiyoncu; üstelik sıradan…

Emek gücünü satarak yaşayan kişiye “Emekçi” denir.
Emekçinin yaşaması için emek gücünü satmaya ihtiyacı vardır.  
Misal hemşire ise kişi, hemşirelik becerisi ile, laborantsa tahlil yaparak, idareci ise idareciliğin gereğini yaparak para kazanır ve ailesini geçindirir.
Tüm bunları yaptığı için o kişi en “yüce değer” ile tarif edilir.
Emekçi…
Diyelim bir kurumda idarecisiniz ve orada idareci kalmak için emek gücünüzü satmanız yetmemeye başlamışsa ne yapmalısınız?
Açıklayayım.
Sabah işe geldiniz, çalışanların mesai kontrollerini; işe gelme vs. durumlarını takip ettiniz ve işler yürüyor mu diye bakındınız. İşe gelemeyen varsa yerini dolduracak tedbir aldınız, olmadı sırf sorun çıkmasın, işler yürüsün diye oturdunuz olmayanın yerini doldurdunuz.
Sorun ve sıkıntılarla baş etmeye çalıştınız.
***
Sizden emrinizde çalışanların facebooklarında ne paylaştıkları, siyasi görüşlerinin ne olduğu ile ilgili bilgi toplamanız istendiğinde ne yapmalısınız?
İşte bu noktada ilk tepkiniz: “Ben muhbirmiyim?” olmalı…
Öyle ya siz bir emekçisiniz ve emek gücünüzü satarsınız, kişiliğinizi değil.
Çünkü çok ağır bir suçtur muhbirlik…
Peki, siz bu muhbirliği sizden istenmeden yapıyorsanız, üstlerinize, sırf yaranmak için ihbar ediyorsanız iş arkadaşlarınızı…
Bence acilen psikiyatrik destek almalısınız.
Nasıl yakıştırırsınız bunu kendinize, eşinize, çocuklarınıza?
Yarın sizin için sözlendiğinde, maazallah ne siz nede çocuklarınız insan içine çıkamazsınız…
Yapmayın…
***
Düşünsenize ne kadar korkunç bir haldesiniz…
Sabah işe gelir gelmez, açıyorsunuz bilgisayarınızı ve bakıyorsunuz kim ne demiş diye…
Ve bunu sosyal bir meraktan değil birilerine ispiyonlamak için yapıyorsunuz…
Gerçekten çok ayıp…
Eğer böyle biriyseniz, sizin için yapacak bir şey yok…
Diyelim ki sizin yaptığınızı birçok idareci veya idareci namzeti yapıyor, bu sizi haklı mı çıkarır?
Aksine, bu sizi aklamaz sıradanlaştırır.
Yani artık sadece ahlaksız bir ispiyoncu olmaz, sıradan bir ahlaksız ispiyoncu olursunuz.
Ahlaksız, ispiyoncu olmaktan daha da beteri, sıradan ahlaksız ve ispiyoncu olmaktır.
***
Diyelim ki bir kamu kurumunda çalışıyorsunuz ve başınızda, işte tam tarife uygun bir muhbir yada ahlaksız hatta sıradan olsun…
Size tavsiyem sakın ola sosyal medya paylaşımlarınızı veya kişisel görüşlerinizi ifade etme işine ket vurmayın…
İşinizi yapın, tam ve zamanında, ama söyleyeceğiniz lafı da sakınmayın. Çünkü siz yukarda da yazdım “emekçi”siniz.
Emekçi onurunu değil emek gücünü satar!
Diyelim ki; “Lanet olsun çok ihtiyacım var bu işe.” Diyen birisiniz, fark etmez, susmayın, düşündüğünüzü dank diye söyleyin.
Çünkü sonu gelmez bu isteklerin…
***
Size, akşama kadar onca işi üç kuruş paraya yapmanızdan sonra üstüne birde susun, konuşmayın, sendikaya üye olmayın, fikrinizi açıklamayın deniyorsa sakın gelmeyin bu oyuna…
Bakın bu isteklerin sonu yoktur bilesiniz.
Ben işimi yapıyorum, üstelik hakkımı bile alamıyorum neden susacakmışım?
Deyiverin suratlarına…
***
Diyelim ki işyerinizde birçok insan bunu yapıyor ve susuyor…
Dedim ya bu sıradan, muhbir ve ahlaksız idareciye yaranmak için, ondanmış gibi yapıyor.
Olsun siz yine, beni dinleyin ve susmayın.
Çünkü bu durumda sadece suskun olmayacak üstüne birde sıradan bir suskun olacaksınız.
Suskun olmaktan daha beteri, sıradan bir suskun olmaktır, inanın.
***
Diyelim hepiniz bu sıradanlığa uydunuz ve sustunuz işte o vakit size “Artık susmayın diyecek başınızdaki…”
Konuşun, hayatınızdan ne kadar memnun olduğunuzdan dem vurun…
Üç kuruş paraya çalıştığınız halde; “Yetiyor, fazla bile…!” deyin…
Susmayın: “Eşinize, dostunuza, çevrenize ne kadar memnun olduğunuzdan bahsedin.” Sosyal medyada bununla ilgili paylaşımlarda bulunun…
Sonu yok inanın ve son söz dünyanın bütün emekçileri birleşin…
Sağlıcakla…

Hiç yorum yok: