1 Ekim 2013 Salı

Sağlıkta Sihir Dönemi Bitiyor…

Sağlık sistemimizin “sihirli” rakamları açıklandı, duydunuz mu?
Siz duymadıysanız bile İngiliz avam kamarası duydu.
Sadece duymakla kalmadı, birde ağızları açık kaldı.
Şaşırdılar yani…
Nasıl şaşırmasınlar…
Yılda 90 Milyon acil vakamız var.
Evet, yanlış duymadınız 90 Milyon…
Yani nüfusundan daha fazla acil hasta bakan tek ülkeyiz.
Dünya birincisiyiz…
Ayakta tedaviler yılda; 700 Milyon…
Nüfusun on katı…
Bu neredeyse kişi başı başvurunun ona çıkması demek.
Meşhur sağlıkta reform başlamadan önde bu sayı 4 civarındaydı…
Yeter mi?
Elbette yetmez.
Bakın İngiliz avam kamarasının şaşırdığı birkaç rakam daha; Yılda 10 Milyon MR çekimi… 2 Milyar kutu ilaç...
Tam bir tetkik ve ilaç bolluğu…
İşte İngilizler bu sihirli rakamları duyunca nedir bunun aslı demişler ve bir akademisyen çağırmışlar ve ondan bilgi almışlar.
Çağrılan akademisyen, Türk Oftalmoloji Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak.
Kimdir diye ufak bir araştırma yaptım, nerdeyse bine yakın yayını var, İngilizler birini durup dururken çağırmıyorlar demek ki…
Hoca toplatıda anlatmış, bende TTB’nin web sayfasından okudum.
Bakın neler demiş neler…
Günde 100–120 hasta bakan hekimler, hastaya zaman ayıramadıkları için çok sayıda tetkik ve çok sayıda ilaç yazıyorlar demiş.
Doğru.
Bakınız 10 Milyon MR, 2 Milyar kutu ilaç…
Hoca devam etmiş; bu durumdan hastalar “mutlu” fakat diye de eklemiş…
Bu mutluluk gerçeğe dayanmıyor!
“Hekime ulaşmak kolaylaştı ama gerçek tedaviden uzaklaşıldı.”
Hasta memnuniyeti anketleri de bunu doğrulamıyor mu?
Sağlığa yılda 1000 Dolar harcıyor(sağlıkta dönüşümden önce bu rakam 500 Dolar civarındaydı) hastadan % 75 memnuniyet elde ediyoruz. 
Aynı parayı harcayan ülkelerde bu oran % 25...
Aynı memnuniyet oranını tutturan Finlandiya, sağlığa yılda 4000 Dolar harcıyor. 
Yani biz 4 kat daha az harcıyor ancak üç kat daha fazla memnuniyet elde ediyoruz.
Ticari bir mantıkla bakarsanız çok karlı bir yatırım öyle değil mi?
Ancak her zaman söylüyoruz, tekrarda fayda var; sağlıkta ticaret olmaz… 
Çok para harcayan çok sağlıklı olur diye bir kural yok.
Şunu demek istiyorum.
Hekime ulaşmak kolaylaşmış ancak tedaviden, yani gerçek tedaviden uzaklaşılmış ise hasta hak ettiği tedaviye ulaşamıyor demektir.
Hasta doktora gidiyor geliyor ve bir sonuç elde edemiyorsa… Sağlık emekçisinin ve hekimin itibarı kalmaz. Bunu itibarsızlaştırma işinde yöneticilerde görev alır; alın size doktor ayağınıza geldi. Beş dakikada muayene eder, on dakikada ilaca ulaşırsınız, derse.
İlk başta hasta bundan memnun olur ama bir süre sonra…
Başlar birinci derecede muhatabı olan hekime şiddet uygulamaya…
Bakın bu konuda da Süleyman Kaynak hocaya bırakalım sözü…
“Sağlık sisteminin bu aşırı yüklenmesi, tarihin en kutsal ilişkisi olan hasta hekim ilişkisini de bozmakta ve bu durum da yöneticiler tarafından hekimi itibarsızlaştırıcı sözlerle desteklenmektedir. Bu nedenle hastalar ve yakınları herhangi bir şekilde isteklerini  yerine getiremeyen veya hastalık prognozundan memnun kalmayan kişilerce hekim ve diğer sağlık personeline taciz ve saldırılar olmaktadır.   Son altı aylık dönemde sağlık personeline 6580 den fazla kayıtlı saldırı vardır ve bunların 2/3’ü doğrudan tedavi yapan doktora yöneliktir.  Bu çözülmesi gereken sihirli rakamlardan birisidir.”
Demek ki neymiş, sihir diye bişey yokmuş, onun adı illüzyonmuş.
Yani el çabukluğu marifet…
Sağlıcakla…

Hiç yorum yok: